28 Mart 2013 Perşembe

Varlık İçinde Yokluk...


Borsa, para, hisse senedi, lot ve benzeri terimler benim için çok uzaklarda. Hiç ilgimi çekmedi. Hayatımda para denildiğinde hala yüzüm kızardığı, para konuşulduğunda hala kaçıp gittiğim için maalesef sırça köşklere yerleşemedim.

Benim borsayla ilgili en fazla yakınlaşmam, babamın Perşembe Pazarı'ndaki ofisine giderken gördüğüm ayaklı borsacılar ve borsada çalışan komşum.

Tüm bu bilgisizliğime rağmen benim bile bildiğim bir konu var.

Beşiktaş başkanı bir kaç haftadır para olmadığı için UEFA'ya gidememe endişesini taraftara belirtiyor. 31 Mart'a kadar para bulunması gerekiyor. Futbolculara ödenmesi gereken paralar var. Beşiktaş başkanı ve yöneticiler dört bir koldan para arayışına çıkmışlar.

Ancak yanı başlarında duran, ellerini attıklarında alabilecekleri parayı bir türlü göremiyorlar. Gerçi bu konuda sorumlu olan yönetici var. Onun bilmesi ve söylemesi gerekeni biz görüp söyleyince maalesef olmuyor.

Beşiktaş, 4 Nisan'a kadar Borsa'da rüçhan hakkını kullanabilir. Rüçhan hakkı ne derseniz ; Hisse senetleri Borsa’da işlem gören şirketlerin nakdi sermaye artışı yapmak üzere belirledikleri rüçhan hakkı kullanma süresi içinde söz konusu hisse senedi üzerinde bulunan yeni pay alma kuponunun alınıp satılabilmesi için, Borsa’ca belirlenecek süre içinde açılan pazardır.

Yaklaşık 75 milyon gibi bir rakam orada kuzu kuzu yatıyor. Bu parayı almayı ise tek bir yönetici akıl etti. Taraftar bazen kendisine kızsa bile galiba Beşiktaş için halen cebinden veren, herşeyi araştırıp, kurtuluş reçetesini hazırlayan Ahmet Nur Çebi. Bu para Beşiktaş için şu an ki yaralarına merhem olacaktır. 


21 Mart 2013 Perşembe

19/03


Beşiktaş'ın 110. doğum günü. Şarkıcı Gökhan Tepe. Beşiktaş için marş yapmış.

Kaç gündür dinliyorum, başa alıyorum, sonuna gidiyorum, yeniden, yeniden dinliyorum. Marşı arıyorum, niyet ediyorum, tekrar dinliyorum yine marşı arıyorum ama hep sonunda teenage şarkısından, müzik dükkanlarında satılan org'la yapılmış bir şarkı dışında birşey bulamıyorum.

Gökhan Tepe, son yıllarda genç kızların sevgilisi. 14 - 17 yaş arasındaki kızlar çok seviyor. Müzik olarak veya ses olarak benim dinlemediğim bir kişi. Beşiktaş 110. yılına uygun bir marş yaptırmak istediğinde adres olarak gittiği kişi doğru değil diye düşünüyorum.

Kimse kızıp darılmasın ama Beşiktaş taraftarı kendi yaptığı marşlarla nam salmış bir taraftar grubu. İşi şarkıcılık olan bir kişinin yaptığı bu marş olmayan şarkı, maalesef olmamış. İki sezon önce, " Gücüne güç katmaya geldik" diyen Özer Özçetin ve Uğraş Polat Şahin'in profesyonel mesleği olmadan bu kadar müthiş bir şey ortaya çıkartıyorsa 110. yılda ısmarlama yaptırılan bu marş olmayan şarkının çok ama çok daha iyi olması lazım.

Beşiktaş, böyle bir marş yaptırmak istiyorsa bunu kendi öz evlatlarına yaptırabilir. Bunun için bir yarışma açabilirdi. Ama bunu düşünmek abesle iştigal olur. Bu tribün emekçilerini 110. yıl kutlamasına çağırmayıp, yedi kat eli, başka takım taraftarlarını çağıran zihniyet bunu niye yapsın.

Şimdi asıl sorulması gereken, bu ısmarlama şarkıya para verildi mi ? Gökhan Tepe bunun için bir ücret aldı mı ? Eğer aldıysa bunun parasını, kdv'sini kim ödeyecek ? Yok eğer almadıysa, ve para verilmediyse neden bu iş için sadece bir kişiye ısmarlama yapıldı ?

Biri buna ya cevap versin, veya bir şarkı, türkü daha yazdırsın. 


15 Mart 2013 Cuma

Seba ve son gol.


Yıl 1947.

İnönü Stadının açılışı nedeniyle Beşiktaş, İsveç takımı AIK ile bir maç yapıyor. Ve Beşiktaş'ın onursal başkanı sayın Süleyman Seba ilk golü atarak tarihe geçiyor.

Üzerinden tam 66 yıl geçti.

Fikret Orman yönetimi, stadın kesin olarak yıkılacağını, izinlerin alındığını, yeni stat projesinin hazır olduğunu mali kongrede açıkladı. Geri sayım başladı. Beşiktaş emektar stadını uğurlamaya hazırlanıyor.

Moda Kartalları yıllar önce bir öneride bulunmuştu. Sevgili Masis Kuyumcu, Yıldırım Demirören yönetimine getirdiği öneride, "stat yıkılmadan önce son golü Süleyman Seba atsın" demişti. Edindiğim bilgiye göre, bu projeyi bugünkü yönetim  sahiplenmiş. Çok güzel, ancak  bu projeyi ilk ortaya atan Moda Kartallarına, Masis Kuyumcu'ya gereken teşekkür edilmeli. Onlara bu değerli fikirlerinden dolayı gereken ilgi gösterilmeli.

Yine de umudum yok.  Taraftarın büyük bir özveriyle geliştirdiği FEDA projesi bile farklı bir şekilde sahiplenilerek projenin asıl sahiplerine gereken ilgi gösterilmezken... Hele hele,  Feda isminin, sahibi Fenerbahçeli olan bir telekomünikasyon şirketine verildiği düşünülürse... " Son golü Seba atsın" diyen Moda Kartallarına gereken değerin verileceğini düşünmek olsa olsa abesle iştigal olur.

Oysa tüm bu düşünceler, stadın son günü için yapılacak etkinlikler olarak sunulabilir.

Ancak, kızılca kıyamet  stat yıkıldıktan sonra kopacak gibi gözüküyor. İlber Ortaylı'nın iki hafta önce yazdığı makaleyi okuyanlar bunu anlayacaklardır. Ortaylı'nın tarih üzerindeki etkisi bellidir. Bu nedenle eğer o "Dolmabahçe'ye stat yapmak imkansız" diyorsa bunun altına iyi bakmak lazım. Bu bir alıştırma yazısı mı ? Yoksa bilinen gerçeği söylemek mi ?

Kararı siz verin.


6 Mart 2013 Çarşamba

ZAFERE KAÇIŞ


Beşiktaş, haftasonu oynanan derbiyi kazandı, Fenerbahçe MHK başkanını istifaya davet etti.

Beşiktaş bu maçla kendine geldi, Fenerbahçe MHK başkanına kendine gel dedi.

Beşiktaş son saniye golünü attı, Fenerbahçe yenilgi faturasını MHK başkanına attı.

Olcay Şahan son saniyede attığı golle çok önemli bir kapıyı ardına kadar açtı aslında. Futbolun içinde olan insanlar  başrollerinde Sylvester Stallone, Michael Caine, Max von Sydow, Pelé'nin oynadığı "Zafere Kaçış" filmini bilir. O filmde, Nazi Almanyasında, Alman takımına karşı müttefik esir askerler maç yapar. Hakem Almandır ve maç boyunca tamamıyla Almanya lehine çalışır. Ancak son saniye'de Pele golü atar ve o coşkuyla esirler kaçar.

İşte Olcay o golü attığında aklıma " Zafere Kaçış" filmi geldi.  Maç sonrasında MHK başkanına ve hakeme " önümüzü kesiyorlar" diye laf eden Fenerbahçe yönetimini duyunca filmi bir kez daha hatırladım.

Fenerbahçelilerinde düşünmesi lazım.

Yıllardır, ofsayttan atılan golleri, elleri, kolları, açılan çukurları,

11 puan önde rakibi varken " şampiyon olacağız" demeleri,

" Maç sahada değil, masa başında kazanılıyormuş" demeçlerini, hatırladım. Kendi kapısının önü ne kadar temiz ki, komşunun kapısının önüne bakıyorsun diye sormak geldi içimden.

Sonra bir film daha geldi aklıma. Sadri Alışık'ın o meşhur sözünü düşündüm. " Bu da mı Ofsayt hakim bey ?"
Ey Fenerbahçeli, o gol ofsayt değil. O goldü. Hem de buz gibi goldü. Ama Olcay'ın golü yıllardır Beşiktaş'ın yenilen hakkının cevabıydı. 


TRANSFER ŞAMPİYONLUĞU SMS'DEN GEÇER

 Türkiye'de özel televizyon kanalları ilk kurulduğunda birçok ünlü isim bu kanallara alındı. Sunuculuk, diziler, yarışmalar ve en önemli...