Türk futbolunda olmandan utandım.
Gol kralı olmandan
utandım.
Taraftarı olduğum takımda oynamandan utandım.
Trabzonspor - Galatasaray maçının 54. dakikasında bu yazı
yazıldı aslında. Galatasaray'ın golcüsü Burak Yılmaz kendini Celustka'nın
önünde yere attı. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki, sanki Celustka bacağını
kırarcasına ona tekme atmış.
Eski takımına karşı oynarken, onu Burak Yılmaz yapan takıma
karşı oynarken 54. dakikada yaptığı bir haraket. Aslında büyük bir hakaret.
Trabzon'a yapılan bir hakaret. Türk futboluna yapılan bir hakaret. Beşiktaş, Fenerbahçe , Trabzonspor gibi büyük
takımlarda oynadı. Milli takımda oynadı. Büyük futbolcu oldu ama maalesef
dürüst olamadı.
Bunun adı emek hırsızlığı.
Hakkımız olmayanı aldığımızda, olmayanı farkı
gösterdiğimizde bize ne denir biliyorsunuz. Ticaret yaptığınızda karşınızdakini
kandırıp hakkınız olmayanı aldığınızda size ne denir ? İşte, rakibini,
yapmadığı bir durumu yapmış gibi gösterip emek hırsızlığı yaptığınızda ne olur
?
Şimdi Fatih hoca'ya sormak isterim. Hep dürüstlükten, adam
olmaktan bahsedersiniz. Uefa kupasını aldığınızda emeğinizle, çalışarak ter
dökerek aldınız. Şimdi takımında emeği çalan bir futbolcunun bulunmasını nasıl
karşılıyor ?
Bunca yıldır futbolu yazarım. Ben böyle bir futbolcuyu
görmek istemiyorum. Ben böyle bir futbolcunun Türk futbolunun değeri olarak
görülmesini istemiyorum. Galatasaray yönetiminin, Galatasaraylının böyle bir
futbolcuyu bünyesinde barındırması maalesef futbolumuza konan bir bombadır.
Meireles veya Pascal'a laf edenler önce Burağı temizleyecek sonra konuşacak.