29 Ocak 2013 Salı

AHMET dursun, SEBA gitsin...


"Ahmet dursun, Seba gitsin" işte bu söylenen söz Beşiktaş içinde ki değişimin başlangıcı oldu.

Derbi sonrasında Beşiktaş'ın yenilgisi, Samet hocanın oynattığı futbol, on kişi kalan ve kötü oynayan rakibi yenememe değil, tribünde açılan bir pankart konuşuldu Beşiktaş camiasında. Yenilgi ve yenilginin nedenleri aranmak yerine başkanından, tribündeki taraftara kadar herkes bu pankartı konuştu. Bu pankartı yapanı bulmak için verilen mücadele inanılmazdı.

Ancak Beşiktaşlı bu pankartı açana değil, pankartı açabilme cesaretini verebilenlere kızması lazım.
Bu pankart aslında ilk olarak " Ahmet dursun, Seba gitsin" dendiğinde açıldı.

Beşiktaş ilk o gün yenildi endüstriel futbola. İlk o gün teslim etti abilik nişanını. Üstünde durduğum ve anlatmak istediğim bir durum oldu yıllarca. Beşiktaş halkın takımı değil, Beşiktaş hep mahallenin abisiydi. Güçlü, saygı duyulandı. Senelerce hep bunu gördük.

Diğer takım başkanları ceket ilikledi. Beşiktaş başkanları hep son sözü söyledi. Şampiyonluk, kupa, başarı hiçbir zaman dert olmadı. Beşiktaş herkesin ikinci takımı, sevdiği, saydığı, korktuğuyken 2000 yılından sonra bu değerlere dokunuldu.

Asi çocuk, ekmek arası peynir yerken eyvallah demeyen. Gördüğü haksızlığa karşı çıkan, adalet için savaşmaktan geri durmayan anarşist bir anda burjuva oldu.

O pankartın ilk iznini Serdar Bilgili verdi, sonra Yıldırım Demirören bayrağı taşıdı, Fikret Orman noktayı koydu. Feda bir toplum hareketiyken, bir anda kazanç kapısı haline getirdi.

Kimse kızmasın. Biz Ahmet'in durduğu, Seba'nın gittiği gün bittik.


24 Ocak 2013 Perşembe

Derbi beni gerdi !


Belki yıllardır en rahat, sonucu en rahatsız etmeyecek derbi bu hafta oynanacak.

Kim yener veya yenilirse yenilsin fark etmez. Her iki takım için yenilginin kılıfları, kalkanları hazır.
Beşiktaş yenilirse; Feda sezonu bir şey olmaz. Zaten umulanın üstünde bir yerde.

Almedia yok, Hilbert zor, Fernandes sakat gibi, Gökhan kavga etti, yana yattı, çamura battı. Bahaneler ve nedenler bol.

Beşiktaş bu maçı gönül rahatlığıyla kaybetme lüksüne sahip. Bu yüzden kazanması aslında kaybetmesinden çok daha kolay.  Kazandığında ne olacağını bilmesi yeterli. En zor, en dertli sezonunda, yenerse lider olacak. Uefa kupasını bu sefer çaktırmadan hedef koyan tarihinin en iyi kadrolarından birine sahip rakibini sahasında yenecek ve kendine güveni en üst seviyeye gelecek.

Peki nasıl yener ? Uğraşmasına gerek yok. Burak Yılmaz yanlışlıkla yere düşüp penaltı almadığı sürece Beşiktaş bu maçı kazanır.

Galatasaray yenilirse yine sorun yok. Sneijder geldi, büyük transfer denir yenilgi unutulur. Uefa kupası hatırlatılır, yine yenilgi unutulur. Hedef Avrupa denir, yine unutulur. En kötü ihtimalle yönetim " maaşlı eleman" der hepten unutulur !

Peki Galatasaray nasıl yener ? Çok uğraşmasına gerek yok. Kağıt üzerinde her türlü yener. Sneijder oyuna girmezse yine yener. Rakibini ciddiye alırsa her türlü yener.

Peki bu kadar rahatsız etmeyen derbi niye beni gerdi ?

Adı üstünde derbi. Uzun süredir olmayan heyecan içimi kapladı. Düşünsenize yıllardır dünya derbisi adı altında yutturulan Galatasaray - Fenerbahçe maçıyla, bu maçı aynı miktarda kişi televizyonlarından seyredecek. Ayrıca aynı kanal yayınlayacak, aynı yorumcular yorumlayacak.

İşte beni heyecanlandıran bu.


17 Ocak 2013 Perşembe

EN BÜYÜK BEŞİKTAŞLI AYKUT KOCAMAN


Yazarımız Haluk Kesim, Süper Lig'in hocalarını büyüteç altına aldı ve bir gerçeği ortaya çıkardı

En büyük Beşiktaşlı
AYKUT KOCAMAN

 Süper Lig'e bugün Beşiktaşlı ya da Beşiktaş kökenli teknik adamlar yön veriyor. Bunların ilk sırasında ise babasının "Bizim aileden Beşiktaş dışında bir takım tutan çıkmaz" dediği Kabataşlı Aykut Kocaman yer alıyor

 SEZONUN ikinci yarısı bugün başlıyor.

Türk futbolunun Avrupa'da söz sahibi olabilmesi, gelişmesi için, futbolcuların Avrupa'ya gönderilmesi yeterli değil, Türk teknik adamların da dünya futbolunda yer almaları gerekiyor.
Son on yıla baktığımızda, Avrupa futbolunda iz bırakan bir Türk teknik adam görmek mümkün değil. Ama Türk futbolunda Beşiktaşlı veya Beşiktaş kökenli teknik adamların söz sahibi olduğu da bir gerçek.

Kısaca futbolcu değil, teknik adam cenneti Beşiktaş!

Bir dönem Beşiktaş'ın rüya kadrosu olarak adlandırılan Metin, Ali, Feyyaz'lı takım bugünlerde Türk futboluna teknik adam olarak hizmet vermiyor. Liglerimize baktığımızda, Feyyaz, Metin, Ali, Rıza, Samet, Ziya, Sergen, Ali Eren, Ertuğrul, Mehmet Özdilek, Sinan, Mutlu, Recep, Ulvi, Zafer, Deli İbo, Bayram, Erkan, Gökhan, hatta biraz daha eskiye gidersek, Mehmet Ekşi, Rasim Kara gibi bir çok isim, teknik adam olarak ligimizde yer aldı. Bunun dışında Beşiktaşlı olduğunu açıklayan ve Türk futboluna, üç büyükleri şampiyon yaparak, adını kazıyan Mustafa Denizli...

Bir dönem alt yapısıyla Türk futboluna hizmet eden Beşiktaş, şimdilerde yetiştirdiği teknik adamlarla bu hizmeti taçlandırmakta. Süper Lig'de bugün, Şifo Mehmet, Ertuğrul Sağlam, Samet Aybaba, Rıza Çalımbay yani Beşiktaş kökenli dört teknik adam başarılı bir performans sergiliyor.

Yıllardır, dünya futbolunda söz sahibi olma isteğinde olan federasyonumuzun göz ardı ettiği bir gerçek var. Teknik adamlarının ilerlemesi ve gelişmesi sonrasında ülke futbolunun ilerleyeceği unutuluyor. Çünkü, Avrupa'ya futbolcu göndermek, balık tutmayı öğretmek değil, sadece karnını doyurmak olabilir. Oysa dünya futbolunda söz sahibi olan ülkelere baktığımızda, teknik adamlarını yurt dışına ihraç edebilen ülkelerin başarılı olduğunu görüyoruz.

Futbolumuzun gelişebilmesi için teknik adamlarımızın da yurt dışında olması, oyuncularımızın kendilerine yer bulmaları açısından önemli.

Aykut Kocaman'da Beşiktaşlı.

Sadece Beşiktaş kökenli teknik adamlar değil, Beşiktaş'a gönül vermiş teknik adamlarda ligimize damgasını vuruyor. Belki son yıllarda adından en çok söz ettiren teknik adam ise Aykut Kocaman. Çocukluğunda Kabataş'ta oturan Kocaman ailesinin Beşiktaşlı olduğunu bilmeyen yok. Aykut hocanın Altınmızrak'ta futbola başlamış olması, semtin çocuğu olması nedeniyle Beşiktaş'a gönül vermesi normal. O dönem Müjdat'la birlikte onu almak isteyen Adnan Dinçer ve Serpil Hamdi hoca o zamanlar kendisini alamamış ve Fenerbahçeli Aykut olarak anılması beyinlere kazınmış.

Oysa babasının, sorulduğunda verdiği, "Bizden Beşiktaş dışında takım tutan olmaz" yanıtı bile hocanın nasıl bir Beşiktaşlı aileden geldiğini ortaya koyuyor.

Özetle, bugün ligimize Beşiktaşlı veya Beşiktaş kökenli teknik adamlar yön veriyor. Bunların arasında en büyük Beşiktaşlı ise Aykut Kocaman.

15 Ocak 2013 Salı

DEVRİM SANCISI



Yazarımız Haluk KESİM, Beşiktaş'ta alt yapıda yaşanacak büyük değişikliği mercek altına aldı

DEVRİM SANCISI
Beşiktaş, alt yapıyı Sinan Vardar'a devretme hazırlığında. Alt yapı, dernek bünyesinde farklı bir
işletme olarak yürütülecek. Sorun, burada yetiştirilecek genç futbolcuların nasıl değerlendirileceği
BEŞİKTAŞ, yeni yönetimi ve teknik adamıyla birlikte alt yapıya, gençlere önem vereceğini açıkladı. Başkan Fikret Orman'ın söylemleri, Quaresma'ya taviz verilmemesi bunun kanıtı. Takım içindeki dengeleri bozmamak adına, yıldız ve pahalı oyuncu yerine gençlerin önünü açmak için yapılan çalışmalar, camia tarafından takdir ediliyor.
Alt yapı yönetiminin değişeceği, uzun süredir gündemde olan bir konu.
Bu konuyla ilgili olarak yaptığım araştırmalar, Mehmet Ekşi'nin tekrar alt yapının başına geçeceğini gösteriyor. Bu kesinleşmiş gibi. Fakat daha ilginç bir durum var.
Beşiktaş yönetiminin, alt yapıyı Sinan Vardar'a devredeceği belirtiliyor.
Peki bu nasıl olacak?

FENERBAHÇE SİSTEMİ

Çalışmalar, daha önce Fenerbahçe'de uygulanan bir sistem üzerinde yoğunlaşıyor. Oyuncular yetiştirilecek ve ya A takıma bedel karşılığı verilecek ya da Anadolu takımlarına pazarlanacak. Alt yapıdan yetişen oyuncuların A takım yerine, Anadolu kulüplerine gönderilmesi kulübe, maalesef, çok küçük bir kazanç sağlıyor.
Beşiktaş yönetimi, Sinan Vardar'la alt yapı konusunda bir anlaşma yapar ve yöneticiliğini (işletmesini) verirse burada Vardar'ın Beşiktaş menfaatlerini sonuna kadar koruyacağı aşikar. Ancak, Beşiktaş menfaatlerini korurken yapılan harcamanın geri dönüşü nasıl olacak?

SATILMASI İMKANSIZ

Yasal olarak alt yapının tümüyle satılması imkansız. Beşiktaş halka arz edilirken, yani şirketleşirken, alt yapı ayrı tutulmuş. Bu nedenle alt yapı, kulübe değil derneğe bağlı.
Bir başka ifadeyle Beşiktaş futbol takımı, AŞ'ye bağlı. Alt yapı derneğe ait.
Bu nedenle dernek, alt yapının başına isterse, dernek üyesi birisini getirebilir. Alt yapıyı, derneğin işletmelerinden biri olarak gösterebilir. Bu şekilde bakıldığında, dernek başkanı sayın Fikret Orman'ın, alt yapıyı farklı bir kimliğe kavuşturması olası.

ORHAN GÜLLE ÖRNEĞİ

Sinan Vardar, Beşiktaş futbol alt yapısının; tüzük gereği, sahibi olamaz. Bunun için Genel Kurul kararı gerekli. Olsa olsa yöneticisi olabilir. Şimdi ortaya çıkan soru ve sonuç  belli.
Sayın Vardar, alt yapıyı çok başarılı bir şekilde yönetip, kaliteli oyuncular bulabilir. Ancak bu oyuncuları Beşiktaş AŞ'ye bir bedel karşılığı vermek ya da başka takımlara satmak zorunda. Genç yetenekler, maliyetleri kurtarma adına satılır ve de gittiği yerde başarılı olursa ne olacak?
Beşiktaş alt yapısında yetişip, rakibe kaptırılan her oyuncu, büyük kayıplar yaşatır, polemik konusu olur.
Sayın Vardar'ın defalarca üzerinde durduğu Orhan Gülle buna bir örnektir.



11 Ocak 2013 Cuma

GÖKHAN SÜZEN...


Sezon başında alınmak istendi. Araya menajerler girdi. Quaresma, Mendes, Emre derken bir türlü olmadı.
Beşiktaş vazgeçmedi ve sonunda Gökhan Süzen Beşiktaş formasını giydi.

Gökhan, Beşiktaş'ın sol bek sorununa çözüm olacak mı bilemem. İlk onbir için biçilmiş kaftan mı ? Sezon sonu şampiyon olunacaksa bunun ilacı mı?  Belirsiz. Ancak bilinen bir gerçek var. Gökhan Süzen Beşiktaş'ın ve Beşiktaşlının aradığı oyuncu tipinin en güzel örneği.

" Beşiktaş'a gitmezsem hakkımı helal etmem"

Beşiktaşlı, sadece takım için oynayacak, kendini feda edecek, kazanmasa bile kanını teriyle yoğuracak futbolcu istiyor. Gökhan, kendisine teklif edilen daha fazla para yerine Beşiktaşlı olmayı seçti.

Bu onun siyah beyaz sevgisini, siyah beyazın onu seveceğinin kanıtı. Beşiktaş içinde bu tip oyuncular var olursa başarı yakalanacak. Samet Aybaba, bu konuyu biliyor ve buna göre davranıyor. Şöyle bir geçmişe bakın ve Beşiktaş diye dökülen gözyaşlarını düşünün.

Taraftar, kendisi gibi taraftar olan futbolcuyu gönlüne alıyor. Ali Eren gibi, Pascal gibi, Baki gibi, kanıyla, canıyla oynayan oyuncuyu benimsiyor taraftar.

Şarkılara, marşlara bakın. " Şampiyonluk görmeden yaşarsak eğer, sanma ki kalbimizde bu sevda biter" , " Teşekkür borçluyuz biz atalara, iyi ki sevdirmişler Kartalı bana"

İşte Beşiktaş'ın sırrı bu dizelerde yatıyor. Sezon başında bende dahil olmak üzere Beşiktaş'a şampiyonluk şansı tanımayan spor adamlarının suratına tokadı indirecek tek şans, Gökhan gibi oyuncuların Beşiktaş sevgisi. Bu sevgi belki sezon sonunda " Şampiyon" diye bağırdığımızda içimizi ısıtacak.


3 Ocak 2013 Perşembe

Aybaba Mantığı...


Sezonun ilk yarısının sonunda Beşiktaş futbol takımının lig sıralamasındaki yerine baktığımızda görülen sonuç tahminlerin çok ama çok üstünde.

Birçok eksikliğe, olumsuzluğa rağmen sezonun ilk yarısını ikinci sırada bitiren bu Beşiktaş, ligimizin durumu hakkında sorulması gereken soruları tetikliyor.

Beşiktaş mı çok iyi, yoksa diğer takımlarda mı sorun var ? Fenerbahçe tarihinin en iyi kadrosuna sahip. Fenerbahçelilerin yıllardır beklediği isimler takımda. Galatasaray, Fatih Terim önderliğinde şampiyon kadrosunu koruyup üstüne takviye yapmış. Aralarında bir tek Beşiktaş her şeyi göze alarak genç bir kadro ile lige başlamış. Buna rağmen ligde ikinci sırada.

Peki Beşiktaş'ın sırrı ne ? 

Samet Aybaba faktörü bunun neresinde ?

Beşiktaş, takım oyunu oynamaya çalışıyor. Bilhassa Fernandes'in sakatlanmasından sonra daha fazla kendini gösteren bir durum bu. Teknik taktik olarak ne yaptığı çok belli olmasada, takım içinde var olan " bu son şanş" mantığı Beşiktaşlı oyuncuların aldığı puanların gerçeği.

Burada Samet Aybaba ne yapıyor ? Samet hocanın teknik anlamda çok önemli bir katkı verdiğine, takıma mental açının dışında bir katkı sağladığını düşünmüyorum. Çünkü halen oyuncu kullanımı, maç içine müdahil olmaması, transfer düşünceleri bunu gösteriyor.

Şu zamana kadar alınan tüm başarılı sonuçların arkasında yatan iki gerçek var.

Futbolun ilahları Beşiktaş'tan yana.

Diğer takımlar halen Beşiktaş'ın ne oynadığını veya ne oynayacağını anlamıyorlar.

Şu anda alınan sonuç güzel. Ancak Samet hoca gaz vermeyi bir kenara bırakıp takımı doğru kurmamaya devam ederse alınacak sonuçlar sadece gençlerin kaybolmasına yol açacaktır.


TRANSFER ŞAMPİYONLUĞU SMS'DEN GEÇER

 Türkiye'de özel televizyon kanalları ilk kurulduğunda birçok ünlü isim bu kanallara alındı. Sunuculuk, diziler, yarışmalar ve en önemli...