"Ahmet dursun, Seba gitsin" işte bu söylenen söz
Beşiktaş içinde ki değişimin başlangıcı oldu.
Derbi sonrasında Beşiktaş'ın yenilgisi, Samet hocanın
oynattığı futbol, on kişi kalan ve kötü oynayan rakibi yenememe değil, tribünde
açılan bir pankart konuşuldu Beşiktaş camiasında. Yenilgi ve yenilginin
nedenleri aranmak yerine başkanından, tribündeki taraftara kadar herkes bu
pankartı konuştu. Bu pankartı yapanı bulmak için verilen mücadele inanılmazdı.
Ancak Beşiktaşlı bu pankartı açana değil, pankartı açabilme
cesaretini verebilenlere kızması lazım.
Bu pankart aslında ilk olarak " Ahmet dursun, Seba
gitsin" dendiğinde açıldı.
Beşiktaş ilk o gün yenildi endüstriel futbola. İlk o gün
teslim etti abilik nişanını. Üstünde durduğum ve anlatmak istediğim bir durum
oldu yıllarca. Beşiktaş halkın takımı değil, Beşiktaş hep mahallenin abisiydi. Güçlü,
saygı duyulandı. Senelerce hep bunu gördük.
Diğer takım başkanları ceket ilikledi. Beşiktaş başkanları
hep son sözü söyledi. Şampiyonluk, kupa, başarı hiçbir zaman dert olmadı.
Beşiktaş herkesin ikinci takımı, sevdiği, saydığı, korktuğuyken 2000 yılından
sonra bu değerlere dokunuldu.
Asi çocuk, ekmek arası peynir yerken eyvallah demeyen.
Gördüğü haksızlığa karşı çıkan, adalet için savaşmaktan geri durmayan anarşist
bir anda burjuva oldu.
O pankartın ilk iznini Serdar Bilgili verdi, sonra Yıldırım
Demirören bayrağı taşıdı, Fikret Orman noktayı koydu. Feda bir toplum
hareketiyken, bir anda kazanç kapısı haline getirdi.
Kimse kızmasın. Biz Ahmet'in durduğu, Seba'nın gittiği gün
bittik.